12 Kasım 2014 Çarşamba

İkiye Bölünen Vikont - Italo Calvino



Italo Calvino’nun üç romandan oluşan Atalarımız üçlemesinin ilk romanı İkiye Bölünen Vikont. Aslında yüz sayfa civarında ve romanla uzun hikaye arasında bir eser. Calvino bir söyleşisinde bu romanı oyun olsun diye yazmaya başladığını söylemiş. Hem kendisi hem de başkaları eğlensin diye eğlenceli bir hikaye yazmakmış amacı. Çok da iyi yapmış çünkü ben okurken gerçekten de çok eğlendim.

Daha önce Calvino’nun Kozmokomik Öyküler, Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler ve Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu kitaplarını okumuş ve hepsini de çok sevmiştim. Üçlemenin bu ilk romanıyla da sevgim biraz daha artmış oldu. Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu’yu yakın zamanda okumuş olduğum için aslında onunla ilgili bir şeyler de yazmayı düşünüyorum. Çünkü bence çok ilginç ve yaratıcı bir yaklaşımla oluşturulmuş bir roman.

Bence Calvino’nun en ilginç yanı sanki çok basit, yalın, sıkıcı, ağır tempolu bir hikaye anlatır gibi yapıp görüp görebileceğiniz en fantastik unsurları bu hikayenin içine katmayı başararak okuyucuyu şaşkına çevirebiliyor olması. Üstelik bunu yaparken işin içine felsefe, ideoloji, sosyoloji, psikoloji de katarak sosyal içerikli mesajlar vermeyi de ihmal etmiyor.

Nitekim İkiye Bölünen Vikont romanı da Avusturyalılarla Türkler arasındaki bir savaşa katılan Terralbalı Vikont Medardo'nun bir Türk güllesi tarafından tam ortadan diklemesine ikiye bölündükten sonra memleketine yarım insan olarak dönmesiyle başlıyor. Medardo’nun hikayesini yeğeninin ağzından dinlerken Vikont’un bu fiziksel olarak ikiye bölünüşünün aslında sembolik olarak tüm insanların kendi içinde yaşadığı bölünmüşlüklere, tereddütlere, çatışmalara, çelişkilere, kararsızlıklara tekabül ettiğini anlıyoruz. Hikayede temel olarak iyilik ve kötülük kavramları ön plana çıkarılıyorsa da bunu insan hayatının her alanındaki, her ilişkideki, her olaydaki iç çatışmalarına uygulamak mümkün.

Hepimiz için bir bölünmüşlük, bir tamamlanmamışlık söz konusu ve aslında kendimizi ifade ederken daha çok bir yanımızı ortaya koyuyoruz. Genel anlamda bizi biz yapan da aslında sadece iki yanımızdan ağır basan oluyor. Diğer taraftan bizler Vikont gibi sadece tek bir yanımızla hareket etmediğimiz için farklı durumlara, farklı olaylara, farklı kişilere karşı farklı yanımızı ortaya çıkardığımız da oluyor. Bu da mesela bazı kişiler tarafından iyi biri kabul edilirken bazıları tarafından kötü olarak tanımlanmamıza yol açabiliyor. Ayrıca aynı yarımızla ortaya koyduğumuz bazı davranışlarsa karşımızdaki insanların hangi yarılarıyla bizi algıladıklarına göre de değişiklik gösterebiliyor. Bu arada bütün bunlar kitapta anlatılmıyor tabii ki. Benim kitaptan yola çıkarak oluşturduğum kişisel düşünceler hepsi.

Bunlar da kitaptan aldığım iki adet güzel söz:

“Düşman sahibi olmak, sonra da bunların kafalarında tasarladıkları gibi olup olmadıklarını görmek kadar keyifli bir şey yoktu insanlar için.”

“İnsan, iki elinde birer kılıç, kendi kendisiyle çatışıyordu.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder